fbpx

Αναδημοσίευση του άρθρου της Ρένας Δούρου από την Ελευθεροτυπία, 26-5-2009

[Yorum – Rena Dourou] Yunanistan’daki beklenen patlama

zaman-2009-05-2801-copyMüslümanların Atina’nın göbeğindeki mitingi ve aşırı sağ parti üyeleriyle eşzamanlı olarak yaşanan olaylar açık havada çakan bir şimşekten mi ibaretti? Pek değil. Bu, konuyla ilgilenen herkesin önceden tahmin ettiği, geliyorum diyen bir toplumsal patlamaydı.

Müslüman göçmenlerin bazı Kur’an sayfalarının yırtılmasından dolayı uğradığı şaşkınlık çok kısa sürede öfkeye dönüştü ve bu öfke, sonraki iki gün boyunca Atina’nın merkezinde faal bir şekilde dile getirildi. Çok ciddi bir problem böylelikle su yüzüne çıkmış oldu: Dünya çapındaki binlerce Müslüman göçmenin toplumsal dokuyla sorunsuz bir şekilde bütünleşmesi.

Bu, tüm AB ülkelerinin karşı karşıya bulunduğu bir sorun ama arada küçük bir fark var: Bu ülkeler kolayca vazgeçmiyor. Peki ya Karamanlis hükümeti? Zaten bilinen stratejiyi uyguluyor. Bu sorun kangren haline gelene kadar atıl kalmak. 1990’lardan itibaren ya da en azından Simitis hükümetinin ilk yıllarında kurulmuş olması gereken bir birimi, Göçmenler Genel Sekreterliği ancak bu noktaya gelindikten sonra oluşturabilir.

Atina’da bir Müslüman ibadethanesine dair projeler nerede? Müslüman göçmenler açısından sadece dinî sebeplerle değil aynı zamanda yasal sebeplerle de zorunlu olmasına rağmen, bu projeler belki de mevcut değil. Öte yandan, çoğunlukla pis binalardaki yasa dışı camilerde kimlerin vaaz verdiği ve neler söylediği de neredeyse apaçık ortada. Türk esir tacirleri tarafından yüzüstü bırakılarak Ege Denizi’nin Agathonisia sahillerine kelimenin tam anlamıyla sürüklenerek varan göçmenleri ağırlayacak olan eşgüdümlü kamu merkezleri nerede?

zaman-2009-05-2824-copyLimanın yakınında yapılan Patras ile gecekondu mahallesi örneği hükümetin eylemlerinin, daha doğrusu eylemsizliğinin kanıtı. Göçmenler kaderlerine (daha doğru bir deyişle kadersizliklerine) terk edilmiş durumda ve kamu düzeni “kayıtsızca ıslık çalarken” gittikçe büyüyen bir sorunla baş etmek zorunda kalan civardaki küçük esnaf da kendi kaderleriyle baş başa. Aynısı Atina merkezi için de geçerli. Bu ihtiyari ve sistematik fütursuzluğun kaçınılmaz şekilde ırkçılığa, yabancı düşmanlığına, “öteki”nin insiyaki bir şekilde reddine ve sonuç olarak da toplumsal çatışmaya yol açacağı gerçeği gün gibi ortadayken, hükümet pek de rahatsız değil. Bu hükümet, sorunu aşırı sağcı ve faşist bir örgüt olan Altın Şafak’a “devrediyor” ve bu pasif yolla merkezde olduğu görüntüsünü desteklemeye çalışıyor.

Ayrıca, başbakan bugünlerde daha önemli meselelerle; kurdeleler, kızlar ve çiçeklerle “tesis” açılışlarıyla ve 1960’lı yılların seçim öncesi dekorunu hatırlatan bu türden ucuzluklarla ilgilenmek zorunda. Ama o zamanlar “kötü göçmenler” kendi ülkelerinde kalıyordu. ELEFTHEROTYPIA, 26 MAYIS 2009  ZAMAN

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=852427&title=yorum-rena-dourou-yunanistandaki-beklenen-patlama

Share This